Islahın Koşulları

Genel olarak

  • Tanım ve Kavram

“Islah, karşı tarafın iznine veya yargıcın onayına bağlı olmaksızın, bir tarafın usule ilişkin olarak yaptığı işlemleri, gerekli giderleri vermek koşuluyla, yasada belirtilen süre içerisinde yöntemine uygun olarak tamamen veya kısmen düzeltilmesini sağlayan hukuksal bir çaredir.”[1] Islah, tek taraflı bir irade açıklaması ile kullanılan yenilik doğurucu bir haktır. bu sebeple ıslah için karşı tarafın izni ya da mahkemenin onayı aranmaz.[2] Taraflardan her biri kanunda aranan şartlara uymak kaydıyla ıslaha aynı davada bir kez başvurabilirler. Evvelce yapılmış bir ıslah beyanından cayarak yeni bir ıslah yapılması caiz değildir, zira ıslah hakkı kullanılmış bulunmaktadır.[3]

Islah, HUMK ve HMK hükümlerinde, iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının bir istisnası olarak düzenlenmiştir. İddia ve savunmanın değiştirilmesinin yasak olmadığı hallerde ıslah yoluna başvurmaya gerek olmayacaktır. Islaha gerek olmadığı halde bu yola başvurulması durumunda taraf ıslah hakkını kullanmış sayılmayacaktır.[4]

Islah kurumu ve şartları  1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 83-96. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.176 ile 183. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

 Islahın Şartları

1) Islaha Elverişli Bir İşlem Bulunması Şartı

Islah ancak davada yapılan taraf  usuli işlemleri için mümkün olan bir hukuki çare olarak öngörülmüştür. (HMK m.176/1, HUMK M. 83/1). Tarafların yaptıkları usul işlemleri, yargılamanın ilerlemesi için yapılan, şartları ve etkileri usul hukuku tarafından düzenlenmiş olan işlemlerdir.[5] Bu işlemlere örnek olarak dilekçe verilmesi, delil gösterilmesi gibi usul işlemlerini gösterebiliriz.

 

Önemle belirtmek gerekir ki taraf ıslah yoluna, karşı tarafın muvafakati olmadığı hallerde başvuracaktır. Eğer karşı taraf  iddianın değiştirilmesi veya genişletilmesine açık olarak veya zımnen onay vermiş ise ıslaha gerek olmadan mahkeme incelemeye iddia ve savunmanın yeni şekli ile devam edecektir

Her taraf işlemi ıslah yolu ile düzeltilemez. Buna bazı hallerde kanun cevaz vermez bazı hallerde de bir takım işlemlerin ıslah yolu ile düzeltilmesine gerek yoktur çünkü o işlemlerin düzeltilmesi için kanun başka birtakım olanaklar getirmiştir. Örneğin, maddi hataların düzeltilmesi (HMK m.183) kurumunda, tarafların veya hakimin açık yazı ve hesap hatalarının daima düzeltilebileceği düzenlenmiştir.

Bir usul işlemi içinde yapılmış olan maddi hukuk işlemleri de ıslahın konusunu oluşturamaz çünkü maddi hukuk işlemleri, bu işlemlerin şart ve etkileri maddi hukuk tarafından düzenlenmiş olduğundan, usul işlemi içinde yapılmış olsalar bile içerik bakımından maddi hukuk işlemi olma niteliğini korurlar. Bu nedenle davadan feragat, davayı kabul, sulh gibi işlemler ıslah yolu ile düzeltilemez.[6] Her ne kadar doktrinde ıslah yolu ile davanın feragatinin mümkün olabileceğini kabul edenler varsa da bu görüşe katılmak mümkün değildir.[7]

Taraflar ıslahla ancak kendi yaptıkları usuli işlemlerini ıslah edebilirler.[8] Islah ile karşı tarafın veyahut mahkemenin usuli işlemlerinin düzeltilmesi yoluna gidilemez. Mahkeme, yapmış olduğu (kendi) usul işlemlerini, vereceği ara kararları ile değiştirebilir veya düzeltebilir.[9] Ancak taraf usuli işlemleri her zaman tek taraflı olmayabilir. Usul sözleşmeleri iki taraflıdır ve her iki tarafın karşılıklı iradelerinin bir araya gelmesi ile bağıtlanır. Dolayısıyla bu işlemlerin (irade fesadı hallerini bir kenara bırakacak) olursak tek taraflı irade beyanlarıyla ortadan kaldırılmasına imkan olmadığından ıslah yolu ile değiştirilmesi veya düzeltilmesi de söz konusu olamaz.[10] O halde, “tek taraflı taraf usuli işlemleri” dışındaki işlemler ıslaha elverişli olmadıklarından, ıslahla değiştirilip düzeltilemezler.[11]

İlk itirazlar ıslahla ileri sürülemez. Kanun ilk itirazların ileri sürülmesi için sadece cevap dilekçesinde ileri sürülmesi imkanını getirmiştir. İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez.[12] Kanunun bu emredici hükmü çerçevesinde ilk itirazların ıslah ile ileri sürülmesi imkansızdır.

 

Ayrıca tüm bunların yanında, ıslahla değiştirilen veya düzeltilen usuli işlemin değiştirilmiş ve düzeltilmiş biçiminin de hukukun aradığı şartlara uygun olması gerekir.[13]

Taraflar yapmış oldukları usuli işlemleri tamamen veya kısmen ıslah edebilirler.[14] Bu konu hakkında detaylı bilgi ıslahın türleri incelenirken verilecektir.

 2) Taraflarca İstenme Şartı

Islah için, ıslahta bulunacak tarafın bu yöndeki iradesini açıklaması ve bu irade beyanının açık olması gerekir.[15] İrade beyanı yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir. İrade beyanının açık olmasının aranması sebebi ise;  ıslahın aynı dava içerisinde taraflarca sadece bir kere başvurulabilecek bir yol olmasıdır. Tarafın bir takım hareketlerinden zımnen ıslah yoluna başvurmuş bulunduğunu çıkarım onun ıslah hakkını ve bu hakkı tahkikatın sonuna kadar dilediği zaman kullanabilme imkanını önemli ölçüde zedeler nitelikte olurdu.

3)Aynı Davada Islaha Ancak Bir Kez Başvurulabilmesi Şartı

Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilirler.[16] Islah yapma hakkına her iki taraf da aynı dava içerisinde birer kez sahiptir. Bu hakkın bir kere tanınmasının sebebi ıslahın davaların sürüncemede bırakılmasının bir vasıtası haline dönüşmemesidir.[17]

4)  Zaman Şartı

Islah ancak belirli bir zaman dilimi içerisinde yapılabilmektedir. Islah yapma imkanı iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının başladığı anda doğar.[18] Bu yasak da yazılı yargılama usulünde davacı için cevaba cevap dilekçesinin (replik), davalı için ikinci cevap dilekçesinin (düplik) verilmesi anından itibaren başlar.[19] Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.[20]

 5) Islah Edenin Gerekli Giderleri Ödeme Şartı

 

 

[1] Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, Ankara-2010, s.50.

[2] Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, 2014, s.599,

[3] 5.HD, 10.4.1989 20579/7170, Alangoya/Yıldırım/Deren-Yıldırım s. 25.

[4] Alangoya/Yıldırım/Deren-Yıldırım s. 25, 6.HD, 29.9.1998

[5] Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, s. 537.

[6] Abdurrahim Karslı, Medeni Usul Hukuku, s. 612.

[7] Postacıoğlu, s.460

[8] HMK m.176/1, HUMK m.83

[9] Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, s. 537.

[10] Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, s. 128.

[11] Ejder Yılmaz, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, s.442.

[12]  HMK m. 117

[13] Abdurrahim Karslı, Medeni Usul Hukuku, s.603.

[14] HMK m. 176/1, HUMK m.83.

[15] Postacıoğlu,usul s.453, Bilge/Önen s.359.

 

[16] HMK m.176/2.

[17] Alangoya/Yıldırım/Deren-Yıldırım s.293

[18] Abdurrahim Karslı, Medeni Usul Hukuku, s.604.

[19] HMK m.141

[20] HMK m.177